top of page

Anadolu'da Tiyatro Yapmanın Dayanılmaz Yorgunluğu

Ben Cem Kaynar, 52 yaşındayım, okul yılları hariç amatör tiyatro ile 32 sene önce tanıştım. 25 yıldır da profesyonel bir Tiyatro olan Düşevi Oyuncuları’nın Genel Sanat Yönetmenliğini yapıyorum. ASSİTEJ, Karadeniz Tiyatro Birliği Derneği ile başlayan örgütlü maceram pandemi döneminde kuruduğumuz Tiyatromuz Yaşasın İnsiyatifi'ne ve sonrasında bir de Karadeniz Tiyatro Kooperatifi'ne dayanıyor. Bu sebep ile tiyatro yaptığım Samsun dışındaki birçok Anadolu şehrinde olan tiyatro yapıları, sahneler ve oyuncuları tanıyorum.

Söylenecek çok fazla şey var, ben kısa başlıklar altında özetleyerek devam etmek istiyorum yazıma; Sanatın en önemli kaynağı besindir. Yani zihinsel olarak beslenmek. Kitap okumak, sanat ile eşleşmek, sanat mekanları, farklı sanat disiplinleri görmek, ilişkiye girmek, etkilenmek, esinlenmek vb gibi. Anadolu dediğimiz coğrafyanın homojen bir yapısı yok her anlamda. Sosyolojik, ekonomik ve tabi ki sanatsal olarak. Yani Yozgat’ta bir Anadolu Şehri, Samsun’da, Antalya’da hatta Ankara’da. Bunun için kendi gerçeğimden yola çıkarak genelleme yapmaya çalışacağım.

Anadolu’da tiyatro ile ilgilenen insanların en büyük sıkıntısı iyi, nitelikli ve sürekli sanat eserlerine ulaşamamak ve beslenememektir. İkinci önemli problem sanat yapılarının (salon, prova alanı vb) çok çok az sayıda olmasıdır. Bu yapıların bir çoğu devlete ait kurumlara ait olup, kullanımları, salon durumlarında standart yoktur ve şartları kötüdür. Belediyelere ait olan salonlarda da aynı şartlar olup, kiralar çok yüksektir. Bu durumda Anadolu’da bizim gibi çok az tiyatro gerekli şartları sağlayıp, yeter deyip, küçük de olsa salon açabilme şansına sahip olmuştur. 

Tüm bu fiziki şartların yanı sıra profesyonel tiyatro yapan yapıların en büyük problemi yetişmiş oyuncu, teknik vb’dir. Çünkü bir tiyatro kurumsallaşmaz ise büyüyemez, büyüyemez ise oyuncu ve teknik elemanına yıllık geçineceği maaşı ödeyemez, sigortasını yatıramaz. Böyle olunca da tiyatroda görevli olan arkadaşlar çok yetenekli veya konservatuvar mezunu da olsa kalıcı olamıyorlar. Çünkü para kazanıp, geçinmeleri gerek. Çok kazançlı bir iş olan çocuk oyunlarında oynayanların durumu biraz farklı, çünkü onlar sürekli iş yaptığı için 8 ayda olsa aylık düzenli para kazanabiliyorlar ve bazılarının tam sigortaları da yatıyor.

Mesela Zonguldak’ta Kültür ve Turizm Bakanlığı'na ait bir salon var ve tahsisi her zaman problem olmuştur, şimdi de ‘deprem için iyileştirmesi yapılacak’ diyerek aylardır kapalı ama içerisinde onlarca personel günlük mesailerine gidiyorlar.

Hele bir de hepimizin üstünden geçen pandemi gibi bir olay olursa , o zaman devletin ve belediyelerin bahanesi de bitmiyor sanatsal kısıtlamalar noktasında. Anadolu’da bir çok tiyatro kurumu bu sebep ile açılmamak üzere sessizce perdelerini kapattı.

Ama tüm bu olumsuzluklara rağmen, Düşevi Oyuncuları gibi çok az tiyatro perdelerini 25 yıl kesintisiz açık tutabiliyor. Her tiyatrocunun yaptığı gibi ek gelir elde etmek ve Samsun’da çocuk-genç-yetişkinlerde sanat sürecine destek olabilmek için Milli Eğitime bağlı bir Tiyatro Okulu kurduk. 5 sene önce bir cast ajansı ile anlaşıp dizi, sinema, reklam filmlerinde başladık. 2006 yılından beri de karar verip yaptığımız özgün eser üretimi ile sosyal yaralara parmak basan , nitelikli oyunlarımızla ödüller aldık, İstanbul dahil birçok şehire turneler düzenledik ve düzenliyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan 23 senedir kesintisiz aldığımız profesyonel proje ödenekleri ile de biraz nefes alıyoruz. Kendi 50 kişilik Düşevi Sahnemiz’de repertuvar yapıp eski ve yeni yılda ortalama 4-5 farklı oyunu gösterime sokuyoruz.

Sonuç olarak yasalaşan bir ciddiyet ile tiyatro emekçilerinin sosyal güvenceleri sağlanmaz ise, alt yapılar yaygınlaşıp ulaşılır olamaz ise bu işi meslek olarak yapmak isteği ile konservatuvara yolladığımız bir çok öğrencimiz haklı olarak mezun olunca İstanbul’a gider, dizi, sinema, reklam işi kovalar, geçinmeye çalışır. 

Biz de herkes tarafından tanınan, oyunları beğenilen 25 yıllık bir tiyatro olarak ilimizde tv’den, sosyal medyadan tanınan  yani reklamı peşinen yapılmış, kimi çok nitelikli kimi beş para etmez oyunların dolmasını izler dururuz ve Anadolu’da tiyatro yapmanın dayanılmaz yorgunluğunu yaşarız.

Hayatı, yaşamı, ülkemizi değiştirecek dönüştürecek olan Anadolu’nun renkleri ve kültürel zenginliğidir. Bu göz ardı edilir ise, içinde iyi örneklerinin yanı sıra seri bir estetik ameliyat ile bir birine benzeyen İstanbul Tiyatroları ve nur topu gibi komedi oyunları her yerde cirit atar.

Ülke aynı ülke değişen bir şey yok. Bu işlere başladığım 1991 yılında okullarda ‘Drama dersi olacak, bir çocuk yılda en az iki kez tiyatroya ulaşabilecek’ deniyordu, yıl 2023 hala deniliyor.

Cem KAYNAR

Düşevi Oyuncuları Genel San.Yön.

Yazının orijinali

https://12punto.com.tr/bakis-acisi/anadoluda-tiyatro-yapmanin-dayanilmaz-yorgunlugu-3898

bottom of page